

Yaşlılık döneminde bireyin fizyolojik ve psikolojik uyum gücü oldukça azalır. Ama yaşlılık,
bütünüyle bir “gerileme” dönemi olarak düşünülmemelidir. Gençlerdeki parlak zekaya karşın
yaşlılarda da kuvvetli bir muhakemenin bulunduğu bir gerçektir, iyi bir muhakeme ancak tecrübe ve
öğrenmeyle kazanılabilir.
Yaş ilerledikçe, bireylerde ruhsal açıdan birtakım değişiklikler meydana gelmektedir. Yaşlılığın ilk
belirtisi, eskiye olan özlemin gittikçe artması ve yaşlanmaya başlayan bireyle genç nesiller arasındaki
mesafenin açılmasıdır. Her gün çeşitli yeniliklerle ve olaylarla karşılaşan ve bu yeniliklere uyum
sağlayamayan yaşlı insanlar eskiyi her zaman özlem duyarlar. Gün geçtikçe yaşama dair her yeni şey,
yaşlı bireyi ürküttüğü için alışkanlıklarını değiştiremez ve yeni durumlara uyum sağlayamaz. Ona
göre, her gün daha kötüye gitmekte, toplum ve genç nesil ahlaki bakımdan yozlaşmaktadır. Artık
küçüğün büyüğe hürmeti kalmamıştır. Fakat bunları söylerken kendisinden bir nesil öncekilerin de
kendisi için ayni şeyleri söylemiş olduklarını unutur. Bu düşüncede olan yaşlı bireyler, kendilerini dış
dünyadan soyutlar ve daha fazla içe kapanırlar. Bu adaptasyon bozukluğu, zamanla ilerlerse yaşlılık
bunamasının belirtilerinden biri olan neofobi (yenilik korkusu) ortaya çıkabilir. Artık yeni ve
alışamadığı her şeyden dehşet duyarcasına korkan yaşlı birey, bir türlü eski alışkanlıklarını terk
edemez hale gelir.